Yalan söyleme hastalığı, tıp dilinde "Mitomani" olarak adlandırılmaktadır. Mitomaniye yakalanmış bireyler, dürtülerini kontrol edememe mekanizması bozukluğuna sahip kişilerdir. Mitomani yaşayan bireyler, çevresindeki insanlara herhangi bir sebep ve amaç olmaksızın yalan söylerler. Bu hastalık, büyük boyutlarda yalanlar söyleme, bu yalanlara kendini inandırma ve etrafındakilere becerebildiği ölçüde inandırma ile karakterize olmuştur.

Mitomani, genellikle bireyin dikkat çekmek ve belli bir odak noktası olmak adına söylemeye başladığı yalanları, zamanla kontrol edilemez bir yaşam koşulu haline getirmesiyle bilinir. Bu rahatsızlık, sıklıkla diğer psikolojik rahatsızlıklarla beraber yaşandığından, ilk başta pek de dikkat çekmeyebilir. Mitomani, histrionik kişilik bozukluğuna benzerlik gösterir. Buradaki amaç, hasta için diğer insanlar tarafından odak noktası olmaktır. Bütün dikkatleri kendi üzerine çekmek isteyen hasta, çok ciddi bir şekilde çaba sarf eder. Bunu başarabilmek adına da anlattığı olayları inanılmayacak derecede dramatize etmeye, abartmaya ve büyütmeye başlar. Bu süreçte de ister istemez yalana başvurur.

Günlük hayatta birçoğumuzun başından geçmiş olan doğal durumlar karşısında bazen yalan söylemek zorunda kalabiliriz. Ancak bu yalan söyleme durumu ne zaman patolojik bir boyuta ulaştığını anlamak zor değildir. Birey, eğer yalan üstüne yalan söylemeye devam ediyorsa ve bu duruma da çevresindeki insanları inandırabiliyorsa, kendi kafasında kurmuş olduğu fantastik bir yalan dünyasında yaşamaya başlamışsa, artık rahatlıkla bu bireyin yalan konusunda patolojik boyuta ulaştığını söyleyebiliriz. Yapılan bir araştırmaya göre, hayattan bir beklentisi olmayan, yaşamının sebebini aramayan bireylerde gerçek olmayan fikirlere yönelimin oldukça fazla olduğu görülmüştür. Kanada'da yapılmış bir araştırmada, daha küçük yaşlarda yalana meyletmenin bir zekâ belirtisi olduğu tespit edilmiştir.

Yalan söyleyen bireylerin beyin yapıları, normal insanların beyinlerinden farklıdır. Yalan söyleyen bireylerin beyin yapılarında belli başlı sinir liflerinin diğer bireylere göre daha fazla bulunması hali, bu bireylerin "yalan söyleme sanatını" geliştirme konusunda başarılı olmalarını sağlayan önemli bir etkendir. Yapılan araştırmalarda, yalanla yaşayan insanların prefrontal kortekslerinin (alın loblarının baş kısmı) çok daha ileri düzeyde kullandıkları görülmüştür. Olumsuz duyguların hissedilmesinden sorumlu olan prefrontal korteksin bir diğer görevi de yalan söyleme gibi ahlaki değerlerin öğrenilmesini sağlamaktır.

Mitomani rahatsızlığını yaşayan bireylerin kendi içlerinde yaşadıkları hayat felsefesi bulunmaktadır. Yani bir nevi kendi iç dünyalarında belirledikleri kurallar içerisinde olumlu duygular beslerler. Hasta, gerçek hayatta kendilerini olumlu duyguların gelişmesinde kapalı tuttukları için hayallerin bulunduğu bir dünya yaratması gayet doğal karşılanması gereken bir durumdur. Bu hastaların aynı zamanda evlilikleri de ister istemez bir yalan üzerine kuruludur. Birçok kez eşlerine de yalan söyledikleri görülür. Zaten bu durumda evlilikte boşanma aşamasına gelmek için gayet uygun bir nedendir. Uyum sürecinin yaşanmaması halinde hasta, birlikte olduğu eşine karşı yalan söylemesi karşı tarafı da psikolojik anlamda etkiler.

Mitomani olan hastanın bu rahatsızlığı çok farklı boyutlara varabilir. Basit anlamda ifade edilen yalanlardan fantastik bir düzeye kadar uzanan bu süreç, hem hasta için hem de çevresi için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Özellikle de hastanın çevresi tarafından inanılmadığı, ciddiye alınmadığını görmesi halinde ise kendisine inanmayan ve dalga geçenlere karşı keskin bir uzaklaşma ile ilişkiyi bitirme söz konusu olacaktır.