Göz taşı hastalığı, yalnızca böbrekler veya safra kesesi gibi organlarda değil, tükürük bezleri, pankreas kanalı ve gözyaşı bezlerinde de taş oluşumuna neden olabilir. Gözyaşı bezlerinin ürettiği taşlar sonucunda göz taşı hastalığı meydana gelir. Gözyaşı yollarında veya kesede oluşan taşlar "gözyaşı taşı," göz kapakları içindeki dokuda oluşanlar ise "konjonktiva taşları" olarak adlandırılır. Bu taşlar sarı ve beyaz renkte küçük tanecikler şeklinde görülür. Göz taşları, hastalarda çeşitli sorunlara yol açabilir. Gözyaşı taşlarının oluşma sebebi genellikle altta yatan kronik inflamasyon veya enfeksiyonlardır. Konjonktiva taşlarının oluşumunun ise kesin bir sebebi bulunmamaktadır; ancak kuru göz, kronik trahom gibi vakalarda taş tespiti yapılmıştır. Bazı kişilerde göz taşı hastalığı yaşlanmanın etkisiyle veya nedensiz idiyopatik etkenlerden dolayı oluşabilir. Göz taşı derinde olursa, hastalar tarafından genellikle hissedilmez. Ancak ince zarın delinmesi sonucunda taşın korneaya temas etmesi, gözde batma ve yanmaya yol açar.

Gözyaşı taşı, hastalarda herhangi bir şikayete yol açmadan oluşabilir. Bazı hastalarda konjonktivit, gözde yaşarma, lokal ağrı ve hissedilen kitleye neden olabilir. Ayrıca ciddi göz iltihaplanmalarına ve ikincil komplikasyonlara yol açabilir. Konjonktiva taşı ise çoğu hastada belirgin bir şikayete neden olmaz. Ancak bazı hastalarda gözde batma, irritasyon ve yabancı cisim varmış hissi oluşturabilir. Bu belirtiler sadece göz taşının içerdeki ince zarı delerek korneaya temas ettiği zaman hissedilir. Özellikle alerjik yapıya sahip olanlarda, göz nezlesi geçirenlerde ve trahom hastalarında sıklıkla göz taşı hastalığı görülebilir.

Göz taşı hastalığı tanısı, göz doktoru tarafından yapılan muayene ve çeşitli tetkikler sayesinde konur. Göz doktoru, göz kapaklarını muayene sırasında ters çevirerek göz taşlarını rahatlıkla görebilir. Özellikle dakriosintigrafi adı verilen gözyaşı yollarını görüntüleme veya ultrasonografi (USG) gibi yöntemlerle kesin tanı konulabilir. Gözler oldukça önemli organlarımız olduğundan, tanı konulduktan sonra en kısa sürede tedaviye başlanmalıdır.

Konjonktiva taşı olan hastalarda, herhangi bir şikayet bulunmuyorsa, sadece korneada bir hasar oluşmaması açısından hastanın takip altında olması yeterlidir. Eğer hafif derecede rahatsızlıklar varsa, yapay gözyaşı ve pomat kullanımı ile takip edilmelidir. Kornea hasarı veya göz kapağı dokularını tehdit eden daha ilerlemiş vakalarda, lokal anestezi altında taşlar cerrahi yolla temizlenerek kürete edilir. Bu işlem oldukça kolaydır. Uyuşturulan göz kapağı ters çevrilerek, ucunda pamuk bulunan aletlerle göz taşları temizlenir. Bu sayede göz taşı hastalığı kolayca tedavi edilebilir. Ancak göz taşları yeniden oluşabilir, bu nedenle hastaların sürekli kontrol altında olmaları tavsiye edilir. Eğer taşlar büyümüş ve enfeksiyona yol açmışsa, antibiyotikli göz damlaları tedavide yararlı olabilir.